26 Ekim 2011 Çarşamba

GÜN İZ'İ...


Bu tahta kapıdaki çizikler…

Yaşanmışlıklardan kalan iz’ler mi?
Yoksa etrafta iz’siz yaşanmış hayatlar da var mı?

Sen hangi iz’in sahibisin? Hangi iz senin iz’in?

Anlık izler değil, silinip gitmelik hiç değiller,
Gün be gün birikmişler…

Keşke saklambaç oynamak kadar kolay olsaydı…
Keşke beni bulacağının umudu sarsaydı etrafımı…
Haberin var mı?
İz’lerimle saklandım ben…

Eğer bir gün bulmak istersen beni “gün izi” süreceksin…
“Gün izi ne demek” diye sorar gibisin…
Zor mu geldi?
Korktun mu?

Korkma!
Korkma vakti henüz hiç değil,

Görünce hemen tanıyacaksın bendeki iz’lerini…

Her bulduğun iz’in düşümünde soğukta kalan ellerimi, kuruyan dudaklarımı, güçsüzleşen kollarımı göreceksin.

Gördün mü?
Ne kadar gerçekler değil mi?
Çok mu soğuk ellerim?
Evet, çok çatlamış dudaklarım,
Zorlama sarılamaz güçsüz kollarım…

İz’den, senin iz’inden daha gerçek bir korku yok
Haydi, artık sen de kork!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder