Masumiyet bir kız çocuğunun sümüğünde mi gizlidir, yoksa suçlu ilan edilen suçsuzların içinde mi?
Hiç dokunulmamış bir tenin gizemi midir, yoksa korunmaya muhtaçlık, sevgiye açlık, saflıkla suça açıklık mıdır?
Tam da içimize, en derine dokunan duygudur
masumu anlamanın başlangıcı…
masumu anlamanın başlangıcı…
Sonra yayılır masumiyetin tatlı telaşı içimizden çıkıp çevremize,
gülümsetirken suratımızı, düşündürür...
titretirken içimizi, dokunmak isteriz bu masumiyete…
Başını, yanağını okşar, daha ileri gidip yanına otururuz,
konuşacak cesaretimiz varsa eğer…
konuşacak cesaretimiz varsa eğer…
Biz sorarsak, o korkar da kaçar diye tedirginizdir aslında…
"Adın ne senin" alfabenin baş harfidir böyle durumlarda...
Masumiyet eğer gerçek masumiyetse az konuşur, çok anlatır,
anlattıkları da içine ruhuna kazınır...
Döner gidersin birkaç dakika sonra başka bir hayata ama masumiyet oracıkta kalır...
Bakar arkandan,
sümüğünü siler koluna,
kurur ama yok olmaz masumiyet bir kumaş parçasının iplikleri arasında…
Masumiyet... Artık ne kadar uzak. Çocukluğumun yitik kentleri gibi. Güzel fotoğraf, güzel yazı. Gönlünüze sağlık.
YanıtlaSil